Bu metnin;ne kadar da "kayan yazı" olduğunu düşündüren bir görüntüsü var deil mi?....ama hayatta hiçbişey göründüğü gibi değildir......aslında... dikkatli bakarsanız bunun "kaymayan bir yazı" olduğunu göreceğinizi biliyor muydunuz?..............................................lütfen dikkatle bakmaya devam edin.................................................. ve bunun aslında kaymayan bir yazı olduğunu görün....................................................evet,simdi hep birlikte bakışlarımızı, tam olarak bu noktaya davet edelim.............................................................şimdi yavaş yavaş kaymayan bir yazıymış gibi gelmeye başladı deil mi?.................................birazdan bunun gerçekten de kaymayan bir yazı olduğunu siz de göreceksiniz............................................................................kaymayan bir yazı...............................:)))))).........

Perşembe, Şubat 16, 2006

Öldürme içgüdüsüyle tanışmam:

Babam subay olduğu için durmadan taşınıyoduk biz… Her gittiğimiz yerde yeni bi okul yeni hocalar, yeni arkadaşlar… ilkokul üçüncü sınıftaydım sanırım..Yahya diye bi p.ç vardı sınıfta..Ön dişleri henüz çıkmamış, siyah saçlı, yaramaz geçinen, her tenefüs koşturmacalı oyunlar oynadığı için çamurlu ayakkabıları olan bi çocuktu…Sınıftaki “yeni” çocuğum diye de durmadan bana sataşan dallamanın biriydi.. Bi gün geldi bu:
-Lan yeni çocuk… Ayakkabılarımı yala..çamur oldu gene!
Ben bakardım suratına ne diyo lan bu adam diye..
-Yalaaaaa!!!
Ben de o zamanki küfür haznemizin el verdiği kadar bişeyler söyleyip karşılık veriyodum ama ardından da bu öküz herif bana sözle karşılık vermek yerine kovalamaya başlıyodu direk… Okulun bahçesinde ben kaçıyodum o kovalıyodu…bu bi süre böle sürdü gitti.. hiç yakalayamıyodu mal; ya da bilerek yakalamıyodu ki kovalamanın hazzını daha çok yaşasın ve benim kaçışımı izlesin p.ç. Tabi yakalasa bişey yapmayacağı için de olabilir bu yakalayamama durumu; ama bi gün aklıma bişey geldi…
Çocukca da olsa bi plan yapmıştım ve hedef öldürmekti…Bi dahaki kovalamacada parkın ordaki iki ağacın arasından geçecektim ve önceden gerdiğim ipin üstünden atlayıp yere çaktığım kazığın yanından kaçacaktım…
Sonra o gün geldi ve ben düzeneği bahçeye kurduktan sonra:
-Naber lan Yahya aptalı!
Yahya:
-Yalaaaaaa!!!
-Salak mısın olum?, aptalsın sen aptaal, GERİZEKALIIII… (nası olsa ölecek diye de rahat rahat bildiğim bütün küfürleri sayıyorum..:P)
Ve koşturmaya başlamıştık gene :) ikinci turdan sonra ağaçların arasına yöneldim.. ama sonra geçemedim o ağaçların arasından…istemedim geçmeyi…sonra da taşındık zaten ordan…

1 yorum:

Tymaut dedi ki...

Lex Luthor...