Bu metnin;ne kadar da "kayan yazı" olduğunu düşündüren bir görüntüsü var deil mi?....ama hayatta hiçbişey göründüğü gibi değildir......aslında... dikkatli bakarsanız bunun "kaymayan bir yazı" olduğunu göreceğinizi biliyor muydunuz?..............................................lütfen dikkatle bakmaya devam edin.................................................. ve bunun aslında kaymayan bir yazı olduğunu görün....................................................evet,simdi hep birlikte bakışlarımızı, tam olarak bu noktaya davet edelim.............................................................şimdi yavaş yavaş kaymayan bir yazıymış gibi gelmeye başladı deil mi?.................................birazdan bunun gerçekten de kaymayan bir yazı olduğunu siz de göreceksiniz............................................................................kaymayan bir yazı...............................:)))))).........

Pazar, Ekim 22, 2006

karneni alınca bulutlara bak...

O zamanlar ortaokuldaydım... Okullar kapanalı tam bi hafta olmuş. Bu tatil dolu bir haftanın sonunda okula gidip karnelerimizi almamız gerekiyodu. Bindim dolmuşa, gidiyorum okula; arka dörlünün bi önüne, cam kenarına oturdum. "Para uzatmak" diye tabir ettiğimiz, hayatta en sinir bozucu bulduğum seylerden biri olan bu dertten uzak olayım diye arkası boş olsa, herzamanki gibi oraya oturacaktım tabi... Hayır bi de anlamazsın ya böle:
-Neresi?
-sqaskfahil (ilk söylenişte imkansızdır anlamak. Bi daha sorasın)
-neresi neresi?
-sasqfahtin ( gene anlamassın genelde ve ersin karabulut'un da yaptığı gibi öndekine uzatırken parayı, aynı sesi çıkarırsın)
-şurdan bi sasqfahting uzatırmısınız?
-ney?
-sqaskfahiğl. :)

Adam bi daha "neresi diyosunuz anlamadım" derse sıçtın. arkaya bi daha dönülür "pardon neresiydi?" denir falan..neyse eziyettir işte bu iş bildiğin.
Sonra dolmuş giderken böle artık birbirlerinin ne dediğini anlayamayanların kendini geri zekalı hissetmeye başladığı anda bi teyze bindi dolmuşa.
Yanıma oturdu... Başladı muabbete. Bi de saf oluyo insan o yaşlarda. Kadın soruyo, sen cevap veriyosun mal mal...
-Okula gidiyo musun bakalım sen?
-Gidiyorum.
-Kaça gidiyosun?
-orta bir.
-Aldın mı karneni, nası geldi karnen?
-Daha gelmedi..şimdi onu almaya gidiyorum zaten...
-Hmmm...İnşalla çok güzel gelir karnen. Alınca gökyüzüne bak olur mu? Bulutlara bak ki ben de bakayım ve anlıyım karneni aldığını..
(Niye bakyorum lan bulutlara?! manyağa bak! ne saçma...)
-tmm bakarım teyze.
Karneyi aldığımda ne kadar gereksiz ya da mantıksız da bulsam istem dışı bakıverdim bi kaç saniye bulutlara.. Ne saçma halbuki..
Kadın da hasta ruhluymuş resmen ya. Piskolojimi bozdu. Unutmadım hala...

Perşembe, Ekim 12, 2006

kapı aralığında tırmanmak

Ayaklarımızı iki yana açıp, ellerimizi de karşılıklı kenarlara koyarak kapı
aralığında yukarı tırmanırdık.. ya da annemlerin yatağında zıplayıp, parende atardık..
Koridorda çoraptan yaptığımız futbol topuyla "tekvuruş" oynar ya da babamla güreşirken
birimiz ezilme tehlikesi atlatmaktaysa onu kurtarmak için kendimizi feda ederdik abimle ben.
Çocukken bi abiyle yapılabilecek en güzel sosyal aktivitelerdendi bunlar benim için.. :P

Bi gün annanemlerdeyiz gene böle hayattaki en büyük sorumluluğumun karşıdan karşıya geçerken annemin elinden tutmak olduğu yaşlarımdayken ben;
Abimle sıkıldık... Kuzeni de aldık, evde sık sık yaptığımız sosyal aktivitemiz "kapı aralığında tırmanmak" aktivitemizi gerçekleştirmeye
başladık. Bu aktiviteyi hepiniz küçükken denemiştir kesin.
Aktivite Kısaca Şöyle yapılıyo..:
Şimdi önce özenle çoraplar çıkarılır. Ayaklar terlemişse halıya sürterek kurulanır ve herhangi iki odayı birbirine bağlayan bi kapı eşiğine geçilip, en tepeye kadar tırmanılır.Her ne kadar ellerin ve ayakların "vcııııyk" sesi eşliğinde kayarak seni aşağa doğru sürüklese de Orda kalınmaya çalışılır...
Biz abim kuzen ben böle eğleniyoruz, kendimizden geçmişiz...Tam bizim kuzen tepede. Dayım gördü ve aynen şöyle dedi:
"Ordan düşüp de ağlarsan bi de ben döverim seni!" diye.. Sora kuzen korkup titremeye başlayınca küt düştü yere.. Ağlıycak ağlayamıyo..
Ikınarak "Bıgıı" ve benzeri sözcükler çıkartıyo ağzından.. Sonra dayım bastırmaya devam etti:
"Çükünden tavana asarım seni bak!.."
Yazık lan çocuğa! O yaşta gerçek sanıyo insan bunları...

Pazar, Ekim 01, 2006

Evet, Elektronik Okuyorum... Ne var?

Bizim bölüm insanları çok ilginç olur yaa...
Mesela biz birbirmize küfredeceğimiz zaman "Kapasitör Kafaa!!" ya da "Diyod Akımııı!" diye bağrırız. Ama bi sor neden? "İdiot" = " idiode " tur çünkü... Kapasitör de dolup boşalabilen bi aygıttır ya, o bakımdan...
O diil de; bizim bölüm öğrencilerinin, kampüste ayırdedilebilmesi en kolay yağmur yağarken olur. Şöyleki:
Normal bi insanda durum şuyken:
Bizim bölüm insanları şu vaziyette kaçar yağmurdan:Şimdi bizim bi IEEE topluluğu var, Institude of Electric Electronic Engineers diye. Bunun Öğrenci kolundan bi arkadaş üye toplamak için afiş hazırlamış. Okulun bütün binalarına asmışlar falan... Afişi bi gördük; şey yazıyo"IEEE 'YE ÜYE OLUN SOSYALLEŞİN" eheheh...
Tabi bütün okul dalga geçmeye başlamış bizim afişlerle. Olay nası bi ironikse, biz de afişin günü geçtikten hemen sonra EE'ci olduğumuzu belli etmeden geri toplamaya başladık afişleri :)

Bizim hocalar da bi garip... "Sen EE'cisin, Sen yaparsın!" diye bi laf öğrenmişler, durmadan onu söyleyip, dayıyolar ödevleri,quizleri, kol gibi sınavları...
- Neyi yaparım?! Yapamıyom lan işte! Alla Allaaa... Yani yapıyorum da... yani..işte anladın sen..

Geçen Mizah Klübü tanışma toplantımız vardı. Penguende çizeceğimi duyunca salonda yeni üyelerden yükselen "Kim, Kimmiş, Kim?" sesleri eşliğinde bana hayretle bakan gözlerin arasında buldum kendimi. Sevindirik oldum tabi haliyle (alt tarafı yumurtalar'da basacaklar halbuki)... Fakat toplantının sonrasında bi kızla şöyle bi diyalog yaşadık:
-Ya ben birinci sınıfa yeni geçtim de bilmiyorum vakit ayırabilcek miyim bu mizah işine...
-Ayırırsın ya nolacak... Ben elektronik okuyorum mesela hiç problem olmuyo...
-Elektronik mi? Hadi yaa... Geçmiş olsun!
-NE GEÇMİŞ OLSUN LAN! SENSİN GEÇMİŞ OLSUN! demedim tabi...
şöyle dedim onun yerine:
-Eheh... saol.
(O an bi sinirlenmiştim ama belli etmedim. Şimdi düşünüyorum da, harbi yaa yazık lan bana. :P)


Derginin Kapısındaki Komik Şeyler

NOT: Resme yazıyı okuduktan sonra bakın ki yazı anlamını yitirmesin.

Geçen haftasonu bindim otobüse İstanbul'a gittim. Penguen dergisiyle görüşecem, çizimlerimi gösterecem diye;

Gitmeden önce de Osman diye bi arkadaş var CS'ten; o gitmişti dergi binasına yazın, ona sordum:
-Abi nası gidiliyo şimdi?
- İstiklalden giderken sola dönüyosun, karakolu görünce bi daha sola dönüyosun. Zaten Lombak, Penguen,Kemik falan hep aynı binada. Binanın duvarına da komik şeyler yazmışlar.
-Hadi ya? Ne yazmışlar ki?
-Gidince okursun işte. Ama harbi komik şeyler yazmış adamlar yaa...
Neyse ertesi gün gittim istiklale, buldum binayı, merak da ediyorum ne yazmış olabilirler ki bu kadar komik diye,içim içimi yiyo...
Tam da o anda aynen şu yazıyla karşı karşıya kaldım:


"KOMİK ŞEYLER YAYINCILIK"

Ağlamak istiyorum Osman... :)))