Bu metnin;ne kadar da "kayan yazı" olduğunu düşündüren bir görüntüsü var deil mi?....ama hayatta hiçbişey göründüğü gibi değildir......aslında... dikkatli bakarsanız bunun "kaymayan bir yazı" olduğunu göreceğinizi biliyor muydunuz?..............................................lütfen dikkatle bakmaya devam edin.................................................. ve bunun aslında kaymayan bir yazı olduğunu görün....................................................evet,simdi hep birlikte bakışlarımızı, tam olarak bu noktaya davet edelim.............................................................şimdi yavaş yavaş kaymayan bir yazıymış gibi gelmeye başladı deil mi?.................................birazdan bunun gerçekten de kaymayan bir yazı olduğunu siz de göreceksiniz............................................................................kaymayan bir yazı...............................:)))))).........

Cumartesi, Şubat 17, 2007

HADİ YAA NEYSE...

Kampüs dışında görüp de "aha bu tip de bizim okulda" diyebildiğim bisürü değişik insana, binlerce değişik hayata, yüzlerindeki milyonlarca yaşanmışlık izine bakıp bakıp düşünüyorum zaman zaman... benim farkettiğim ve durmadan sorguladığım bu şeyi onlar da sorguluyo mu diye… Belki her gün gördüğüm ama hiç tanımadığım bu adamlar da kampüs dışında beni görünce aklından geçiriyordur aa bak bu da bizim okulda diye. İlerde belki aynı firmada çalışan iki kişi oluruz ve o zaman sanmıyorum ki kimse gelip “Vallahi ben seni kampüste görüyodum haa!” desin. :) Ama lisede de öyle olmuyo muydu? Sadece aynı lisede okuduğumuzu bilip hiç muhabbet etmediğimiz adamlar, şimdi sokakta görünce “Ooo…Baba naber yaa?!” diye muabbet açıyo. Açmıyo mu?...açıyo, açılır… bana da açmışlardı. Önce böyle gözler büyür. Tanıyosundur çünkü aslında simayı. Bi tereddüt edersin şöyle karşılıklı, sonra aha vallahi o da beni tanıdı diyip biraz da artık üniversteli olmanın verdiği özgüvenle çotanak diye dalıverirsin muabbete:
-Yauv sen nerde okuyodun şimdi?
-biyer biyer
-Haa… iiymiş o ya..! Bizim Kazım da orda okuyo. Biliyosun dimi Kazımı? Kazım yaa bizim Kazım… Bilmiyosun…hıı neyse.. E – Hasan var! Hasan TM'ci. Onu da mı tanımıyosun..haa.. hadi yaa… neyse…

ve bunun gibi hadi ya neyselerle bitmeye mahkum bir diyalogla bi arkadaşının arkadaşını dahi tanımayan bu adamla “Baba naber yaa, sen nerde okuyodun şimdi…” muabbeti yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama üçüncü cümleden sonra ortak hiçbir yön bulamayacağınızı öğrendim. Bu gibi durumlarda “Neyse ben seni tutmayım…” diyip ortamdan sıvışmaktır en güzeli. Hayır ben kendimden biliyorum. :P O bakımdan şeyettim. Ama harbi merak da etmiyo değilim bu üniverstede gördüğümüz tipler de karşımıza “HUAA Baba Naber yaa?!” modunda çıkacak mı ilerde… çıkmaz sanki ya.. yok yok çıkmaz. O kadar da deil artık… “Sen nerde çalışıyodun şimdi abi? Haa Bülent var bizim orda…otomasyonda..?” “Tanımıyosun demek.. HADİ YAA NEYSE…

Cumartesi, Şubat 03, 2007

Çizgifilm Sen Nelere Kadirsin?

Çocukken insan ne kadar da etkileniyo şu çizgifilmlerden yaa...
Ya ben mesela abimle çizgifilmde görüp de şemsiyeyle gardropun üstünden
yatağa atladığımızı bilirim. Ya da güç isteyen bi işte işbirliği yaparken
"Vikingler" gibi;
"HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP!
HAYDİ YALLAH HOP HOP HOP!"
diye bağırdığımızı…
Ninja Kaplumbağaları izleyip izleyip Pizza'ya özenirdik bi de. Eheheh allahtan Türk yapımı deilmiş çizgifilm. Mikelanjelo'nun Lahmacun yediğini düşünsenize bi..sıcak sıcak seriyo masaya önce, bol acılı lahmacunun üzerinde, sıkarken parmağından akan limonu şöle bi gezdirdikten sonra, lahmacunu rulo yaparken unlanan parmak tırnak aralarını yalayıp haşin bi ısırık atıyo lahmacuna…
Baba Şemsiyesi” diye bişey vardır. Böle siyah, devasa ve tutma yeri bastonsu olan şemsiyeler var ya..işte onlara öyle derdik biz küçükken. Çünkü babamın öle bi şemsiyesi vardı ve abimle ben binbir zorlukla tırmandığımız gardroptan yatağa atlarken o meçhul şemsiyeyi kullanırdık. Yaptığımız dikey düşüş hareketi sonunda nası olmuş da hiçbir yerimizi kırmamışız hayret ediyorum. Ama hatırladığım bişey var ki o da bunun o yaşımda hayatta yaptığım en eğlenceli şeylerden biri olduğudur. Havada anlık bi yavaşlama yaratan şemsiye Her üç atlamada bir ikinci saniye gelmeden tersine döner ve artan bi ivmeyle senin kendini yatağın üstünde bulmanı sağlar. O saniyelerde kendini bir toz ve gaz bulutu gibi hissetmeye başlamışsındır çünkü zaten ne yaşadın ki hayatın gözlerinin önünden bi film şeridi gibi geçsin. E tabi en baştan alıyosun hikayeyi ister istemez :P
Ya özendim şimdi haa…Yamaç paraşütüne mi başlasam naapsam?