Bu metnin;ne kadar da "kayan yazı" olduğunu düşündüren bir görüntüsü var deil mi?....ama hayatta hiçbişey göründüğü gibi değildir......aslında... dikkatli bakarsanız bunun "kaymayan bir yazı" olduğunu göreceğinizi biliyor muydunuz?..............................................lütfen dikkatle bakmaya devam edin.................................................. ve bunun aslında kaymayan bir yazı olduğunu görün....................................................evet,simdi hep birlikte bakışlarımızı, tam olarak bu noktaya davet edelim.............................................................şimdi yavaş yavaş kaymayan bir yazıymış gibi gelmeye başladı deil mi?.................................birazdan bunun gerçekten de kaymayan bir yazı olduğunu siz de göreceksiniz............................................................................kaymayan bir yazı...............................:)))))).........

Pazartesi, Şubat 13, 2006

Bir rüya gördüm...


Geçenlerde bi rüya gördüm...delirmişim böle..tımarhanenin koğuşunda yataktayım falan..hafızamı kaybetmişim...çok tırstım..sonra uyanır uyanmaz kaat kalemi aldım unutmayayım diye karaladım bişeyler..süper oldu haa..ehehehe

Karanlık gecenin uyku dolu koğuşunda sessizliği bozan kurt uğultularıyla yataktaydım. Hiç uykum yoktu. Üstelik hiç de yorgun değildim. Göz kapaklarım açık durmak için beynimden komut almayı beklemiyorlardı bile. Kendimi hiç ziyaretçisi olmayan, kurak topraklardaki mezarından çıkmaya çalışan bir zombi gibi hissetmeye başlamıştım. Dinç olmam bile bana ölümü hatırlatıyordu. Çünkü bedenim olması gerektiği gibi davranmıyordu.Bu tezatlıkların canımı sıktığını düşünürken bakışlarımı tavana yöneltmiş bir yandan yavaşça sallanan örümcek ağına bakıyor, bir yandan da buna sebep olan örümceği arıyordum. Ses çıkarmamaya gayret ederek, yorganı hışırdatmadan yatağın içinde döndüm... Kafamdaki peş peşe düşünceler, ardı sıra gelmez düğümlerle sarsılıyordu köpek bokunu andıran beynimde. "Ne de olsa ben bir deliyim, hastayım!" diyordum kendi kendime. Bunu kabullenmeliydim. Kendim hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Başımda bir bandaj olduğunu bile bu sabah öğrenmiştim. Hiç bakmamıştım aynaya; ya da gerek duymamıştım. Kafamı kurcalayan bu kadar şey varken aklıma bile gelmemişti nasıl göründüğüm. Sanki...sanki doğduğumdan beri ilk kez bakıyordum kendime. Hayatımı hatırlamıyordum ki.. Nasıl bir çocuktum acaba? Yaramaz mıydım? Koşup oynamış mıydım çocuk kalbimi tan vaktine kadar aydınlatan parklarda? Ailem beni döver miydi? Bir köy dramı mıydı yaşamım, yoksa deniz kenarındaki yalımız, çıtır hizmetçilerle mi doluydu? Hiç birini hatırlamıyordum. Kendim ve yaşamım hakkındaki tek kanıt yastığımın altındaki kenarı buruşmuş eski bir fotoğraf..."Lanet olsun! Neyim ben, ha?! Bir deli mi? "Derin bir nefes aldım.Sinirimden ve garip duygularımdan dolayı sonuna kadar açtığım gözlerimin gerginliğini hissettim birden göz damarlarımda...ve kapattım göz kapaklarımı yavaşça. Bütün gücümle sıktım yumruklarımı, kıstım gözlerimi. Ağlamak istedim elindeki dondurmasını yere düşürmüş bir çocuk gibi. Hıçkıra hıçkıra ağlamak... Yerde külahını havaya diken dondurmayı görünce babasından yenisini isteyen bir çocuk gibi, yeni bir yaşam diledim Tanrıdan....

Hiç yorum yok: