
İstanbula her gittiğimizde Dinçer Amcam abimle beni alır atari salonuna götürürdü.




http://www.t45ol.com/play_us/782/street-fighter-2.html
http://www.komikler.com/komikoyun/oyun.php?catid=&flashid=231&g
Sonra Güliz diye benim yaşlarda bi komşu kızı vardı bizim apartmanda...Annelerimizin hadi oynayın kardeşle diyip bizi tanıştırdığı gün daha kız çocukların erkek çocuklardan ya da erkek çocukların kız çocuklardan nefret ettiği dönemlerden çok öncesiydi bu... Yazın kumsalda kullandığımız kova ve küreklerimiz yordamıyla, Onla birlikte zehir hazırlardık ön bahçede.
Güliz: Biraz daha toprak atayım mı?
Ben: Eheheh..böcek atalım böceeek...
Güliz: Şu sarı otlardan da koyyım mi?
Ben: İneklere içirsek nooluur bunu?
Hele abimle yaptıklarımız...O nereye giderse ben de peşinden giderdim. O zamanlar “abinin kardeşi” rolümü çok iyi oynuyodum sanırım...Akasya ağaçları olurdu çevrede...Biz de onları koparıp koparıp yerdik...Şişko Erdem vardı bi de yan apartmanda...sevmezdim ben onu hiç...koparıp koparıp kendi yerdi...abimse koparabildiklerinin yarısını bana verirdi...
Bigün Büyük Özgür’ü gördük sokakta...elinde ölmüş bi fare vardı ve kuyruğundan tutuyodu...ben şaşkın şaşkın bakarken Özgür bilgiç bi tavırla şöyle dedi:
-Ouuuh...iç organları dışına çıkmıııış...
O gün “içorgan” kelimesini öğrenmiştim...
Kış aylarının ayrı bi havası vardır Erzurum’da...Ben de tabi çok küçük bişey olduğum için o dönemlerde...nerdeyse boyuma gelirdi karlar...Annem Southpark’taki Kenny gibi giydirdikten sonra benii, abimle tepeye çıkar atlardık karların içine...emin olun denize atlamaktan daha zevkli bişey bu... Sonra bigün babam bize bi kızak getirdi tahtadan..Oturulacak kısmın üzerinde yeşil askeri bi kılıf vardı...İkimiz birden üstüne çıkar evin yanındaki yokuştan kayardık bütün kış...
(Sonra annemin bulduğu çözüm şu oldu:
-Oğlum bak kağıt vereyim ben sana kağıtlara çiz..sonra asarız onları duvara..duvarda olur resimlerin gene.. :))
Ogün bugündür çizyorum işte ben…