Geçenlerde Eskişehir yolunda “CEPA” alışveriş merkezi açıldı, ve dolayısıyla içinde bulundurduğu Türkiye’deki ilk Apple bayii de açılmış oldu. :) Aslında Apple ticari amaçlarla açılışını 2 gün falan sonra yaptı ve bunu bir reklama çevirmeyi başarması çok zor olmadı. Gelen ilk yüz kişiye i-pod shuffle hediye edeceklerdi.Yani artık satmayan, hatta ekranı bile olmayan, küçük uyduruk elde kalmış i-pod’lardan…CEPA’nın kapıları 10:00 da açılırdı fakat Apple açılışını 12:00 de yapacaktı ve kapısının önünde 2 saat boyunca bekleyen beleşçi insan güruhu farkında olmadan yeterli reklamı yapmış olacaktı. Yavuz’un da gazıyla Göksu’yu da alıp gittik sabahın köründe CEPA’nın otoparkına, arka kapının önüne park ettik. Giriş kapısında beş on kişi ya var ya yok… Hava da soğuk olduğu için arabada yarı uyur yarı uyanık vaziyette beklemeye koyulduk. Uyumuşuz… :)
Gözleri bi açtık kapıdakiler 30 kişi olmuşlar. İnelim artık dedik. İndik… Geçtik sıraya…En sonunda saat 10’da kapıların açılmasıyla içeri dalıp, yürüyen merdivenleri beşer beşer çıkarak 2’inci kattaki Apple bayiinin önündeki sıraya katıldık. Katıldık katılmasına ama baya bi gerideyiz… Küçük fırlama bi velet bulup kafaları saydırdık. Önden 82’inciydim. Neyse gene iyi dedik… hepimiz alabilecez, alınca kullansak mı satsak da üstüne para koyup daha iyisini mi alsak hesapları yaparken sıra bize geldi ve ben içeri 100’üncü olarak girmiş bulundum. Acaba nası oldu da araya kaynayan 18 kişiyi farkedemedik diye düşünürken ve bi yandan İlerlerken çizginin arkasında kalan Yavuz’lara bakarak, savaşta yan yana koştuğun silah arkadaşına bir mermi isabet ettiğinde ne hissedeceğini bilemeyen bi asker gibi sevinç mi üzüntü mü duysam bilemedim. Aslında sevinmiştim çünkü zamanında o kadar para biriktirip aldığım i-podum pantolonumun cebindeyken üstüne basmamla katırdamış, hatta kuturdamıştı…ve o anı hala unutamam :) üstüne basıyosun, “katırt”ı duyuyosun, sonra normalde pantolondan çıkmaması gereken bu sesin neye ait olduğu üzerine beyninde yorumlar yaparken “kuturt” u duyarak kibarca “Anaa… gitti i-pod!” diyosun.
Sonrasında i-pod’u vermeleriyle, kameraların etrafımı sarması bir oldu. Yanıma da yoldan buldukları bi adamı yerleştirip.
-Evet 101’inci oldunuz! 2 saat beklediniz ve alamadınız. Nası bi duygu? Kötü dimi?
( Nası ya 101’inci Yavuzdu ama…)
- Yok gardeş yav.. ben zaten araya gaynamıştım. Beş dakka önce geldimdi…
- Eee..evet, peki ya siz? Aralara kaynamalara rağmen 100’üncü olup aldınız. Ne diyeceksiniz?
- Evet, öyle oldu…....................şans…
Dedim... ama demek üzere aklımdan geçenleri buraya yazmak konusunda tereddütlüyüm…yok yok eminim, yazmicam.
Pazar, Eylül 30, 2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
i-pod kırdığın zamanlarda uykusuz yoktu sahtekar
aahehehuhaha :)))))))))
çok iyi yakalamışsın yaa :)
Resimler super olmuss, yazı da. 101 olmakta ne sanssa :))
ipodu nasıl kırdın gayet kırılmaz gibi duruyo :D
Saol :) Valla ben de ona şaşırmaktayım hala... tamir için de 350 milyon istemişlerdi bi de... nası bi kırmışsam :P
yaptırmadım tabii...
hehehe... ben de ordaydım:)) ama biz bektık sıra bize gelmez die beklemeden çıktık. gelmezmiş de zaten :D
Evet yaa...hatta kameramandan sonra beni ilk tebrik eden sendin :)
Yorum Gönder