Evet, askerliğimin bitmesine 2 ay kaldı ve bir takım izlenimlerde bulundum. Bu süreçte insan garip şeylere alışmak durumunda kalıyor sanırım: Horultuya rağmen uyumaya, çömelerek s.çmaya veya hiç ara vermeden gün boyu çay içmeye alışıyorsun… Ne yaparsan yap o çay bardağı orda bir yerde sana eşlik ediyordur mutlaka… Bir de sivillere bile emir kipinde konuşmaya başlıyorsun… İnsan dolmuşta gariban yurdum insanına “EET UZAT PARAYI!” der mi ya? :) dedim ben…
Ama bu alışkanlıklardan en önemlisi etrafında bir sürü şey olmasına rağmen kendini hep yalnız hissetmeye alışmaktır. İronik bi durum. Kalabalığın arasındaki yalnızlık misali... Tabi bu durumun doğurduğu sonuçlar da yok değil. Bu yalnızlık duygusu ve aitlik içgüdüsünün sentezidir zaten askerde çok sıkı dostluklar kurulabilmesinin sebebi… Askerlerini kardeşinmiş gibi seviyorsun mesela… Hatta bir takım eşyalarla duygusal bir bağ kuruyorsun bu yüzden… İnsanın en sevdiği pisuvar diye bir şey olur mu arkadaş :) var benim.
Pis şartlarda yaşamaya alışıyorsun sonra… Evet, kaldığımız misafirhane gayet güzel. Odada televizyon, buzdolabı, klima hepsi var rahatımız yerinde yani… Tabi her sabah uyandığımızda kulaklarımızı fare yemiş mi diye kontrol ettiğimizi saymazsak… : )
Bi de özlüyosun be arkadaş… çok özlüyosun… Geçenlerde aynı odada kaldığım askerlik arkadaşım Mehmet Asteğmen’i odada tek başına içerken buldum..
- Napıyosun abi yalnız başına içilir mi hiç?
diye sorunca, adam ne dedi biliyo musunuz :
- Yalnız diilim ki… Rakı da var…
Ama bu alışkanlıklardan en önemlisi etrafında bir sürü şey olmasına rağmen kendini hep yalnız hissetmeye alışmaktır. İronik bi durum. Kalabalığın arasındaki yalnızlık misali... Tabi bu durumun doğurduğu sonuçlar da yok değil. Bu yalnızlık duygusu ve aitlik içgüdüsünün sentezidir zaten askerde çok sıkı dostluklar kurulabilmesinin sebebi… Askerlerini kardeşinmiş gibi seviyorsun mesela… Hatta bir takım eşyalarla duygusal bir bağ kuruyorsun bu yüzden… İnsanın en sevdiği pisuvar diye bir şey olur mu arkadaş :) var benim.
Pis şartlarda yaşamaya alışıyorsun sonra… Evet, kaldığımız misafirhane gayet güzel. Odada televizyon, buzdolabı, klima hepsi var rahatımız yerinde yani… Tabi her sabah uyandığımızda kulaklarımızı fare yemiş mi diye kontrol ettiğimizi saymazsak… : )
Bi de özlüyosun be arkadaş… çok özlüyosun… Geçenlerde aynı odada kaldığım askerlik arkadaşım Mehmet Asteğmen’i odada tek başına içerken buldum..
- Napıyosun abi yalnız başına içilir mi hiç?
diye sorunca, adam ne dedi biliyo musunuz :
- Yalnız diilim ki… Rakı da var…
9 yorum:
yarin minibuse binince deniycem ben de "uzat" demeyi :P
Deneme bence... Hani benim çıkardığım garip kalın bi ses tonu var ya.. onla sölemişim ben farkında olmadan.. adam bi irkildi böle, sonra uzattı ama çok hoş bi durum değildi yani.. :)
ilkokulda benim de favori pisuvarım vardı. en üst kattan zemine inerdim.
ehehe.. süpermiş... :)
"Gençler!" sesi mi???
Pek okkalıydı o yaaa hatırlıyorum.
valla sercan, cok duygulandım ben yazıyı okuduktan sonra
az kalmış ama belki tezkereyi alınca de üzülüceksin o anlaşılıyor :)
Mehmet Asteğmen'e de hötmetler !
ehehe.. sağol ya iletirim..
Özlemez mi insan olm..yüzümde bi tebessümle hatırlarım kesin ilerde..
çok salak bi duygu bu özlem zaten ben çözemedim abi.. sen yıllarca özle özle gördüğün anda bitsin.. ne pis bi duyguymuş bu arkadaş..
eet.. işte o ses ;)
Gençler! O pisuar benim
Yorum Gönder