-Takacan mı onu?
-Neyi?
-Onu…kemeri…gerek var mı?
Yok mu?
-Bence yok… Sen bana güvenmiyo musun?
deyince dalga geçer gibi ve gayet kendine güvenen bi tavırla; ben de kendimi tutamayıp
-Çattık yaaa! Akşam akşam… Manyak mısın nesin lan? Wing Tsun öğrencem ben, sıkarım ümüğünü… Izdırap olurum lan sana!
Demedim tabi. Gayet espriden anlayan bi tavırla, hiç bişey demeden kemerimi takıp neden böle tiplerin hep beni bulduğunu içimden geçirerek, kendi çapımda gülümseyip önüme döndüm. Ki zaten beynim, “şoför hariç 5 kişinin, ki biri Burak, :) nası olup da bu taksiye sığışabildiği” fikri üzerine dalgalanırken aklımın gıdıklanmasına engel olamıyordu…Fakat Kaan’ın o gece başka arkadaşlarına sözü olduğundan inmesi gereken yerde onu indirdikten sonra, yola devam edip hedefe varınca taksimetrede yazan 4.00 YTL’ yi, angutluğunu çoktan ispatlamış taksicimize vermek için arkaya dönüp “Hadi çıkın bozukları…adam başı bi milyon” demiş bulundum. Bi şekilde toparlayıp, adama 4 milyonu uzatınca, adam gene aynı boğuk ses tonuyla
-5 milyon vereceeniz… dedi.
-O niye?
-Adam başı bi milyon demedin mi?
-dediim…
-Bi arkadaşınız da önceden inmişti. Onun yerine de vermeniz lazım…
diyip cevap beklercesine mal mal yüzüme bakınca ben de kendimi tutamayıp:
Kardeş… Yorma beni bak!.. Akşam akşam boşu boşuna bi de adam mı döveyim yahu!? Onu mu istiyosun?
Demedim tabi… Onun yerine, ne kadar salak espriler yapıyosun be hocam ifadesiyle sırıtarak başımı hafifçe eğdikten sonra arabadan inerken “İyi akşamlar…” dedim. Garip bi gün olacağını bu an anlamalıydım… ama gün daha yeni başlıyormuş meğer :)
Durmadan bira şarap marap yüklenince ister istemez çişi geliyo tabi insanın. Pisuara geçtim, tam işiyorum, durmadan aklımdan “ya saat kaç oldu ki” sorusu geçmeye başlayınca bitmesini bekleyemeden telefonu cebimden çıkarıp saate baktım. O anda nası olduysa sen hop fırla elimden, cuk otur pisuardaki sidik birikintisinin içine!.. :) Güler misin ağlar mısın… Boğularak ölmek üzere olan zavallı telefonuma dokunmaya korkan iki parmağım yordamıyla telefonu çekip aldıktan sonra, tuvaletin hiç bi noktasında peçeteye ya da kağıda benzeyen bi oluşum göremeyip bi de üstüme sildim telefonu… Buna rağmen kurtaramamıştım hayatını... açılmıyodu işte bi türlü… Neyse gecenin ilerleyen saatlerinde eve gelip bataryayı değiştirince çalışmaya başladı da “neyse… deydi, boşa gitmemiş uğraşlarım” dedim.
8 yorum:
sevgili peksuat,
şu taksiciyle minibüscüyle falan geyiğe girip girmeme ikilemi insanı vermek istediği cevaplardan alıkoyup "ben sana şimdi şöyle derdim ama" ifadesiyle insanı "heheh" diye gülümsemeye itiyor. evet.
uzun bir süre el fln sıkışmayalım
mümkünse aynı masalara bile oturmayalım
ben telefon rehberinin uçtuğunu biliyorum da sebebin bu olduğunu bilmiyordum ..
sen o telefonu kendin temizlemedin değil mi ??
sercan yazını zevkle okudum ama taksiciye içinden geçirdiklerini söyledikten sonra adamın tepkisi ne olurdu merak ediyorum :)
micima
ya hadi takside minibüste hehheh'le geçiştirebiliyosun da uzun yolda çok sinir bozucu oluyo bu durum. Amcam konusur, anlatır...benim de oğlum var da şurda okuyo da... tamam eyvallah hadi anlatıyosun, ama bi de soruyosun ya. Otomatiğe bağlayıp hehheh dediğini düşünsene:
-Benim oğlum okuyo.
-heheh..
-Sen de okuyon mu ey oğul?
-hehheh..
-NEY?
-hehheh..heh......he....hgnf
Yok ben temizler miyim hiç gamze ya..
Temizlikçi tuttuk bi tane.İki haftada bir gelip o temizliyo...su sabun kese derken bıcır bıcır...hallediyo gidiyo..
abi onu ben de merak etmiyo değilim aslında ama ben zaten demezdim ki öle şeyler... kendi halinde, mülayim bi adamım ben.. :P
burak dururken sen, 50 kiloluk adam niye ön koltuğa oturdun onu anlamadım ben hem burak otursa kafadan 2-3 milyon eksik isterdi adam
taksiyi ben durdurmuştum, atlayı verdik..de sen de bana 50 demişsin haa, puahhahah.. 30 falan deseydin.. :)
Yorum Gönder