Hiç anlam veremediğim davranışlarımdan biri de geçenlerde, hani geceleri sokak lambalarının ışığında dört dönen kimliği belirsiz uçuşkanlar olur ya, onları seyrederken, küçükken yaptığım kardanadamlardan en az birisinin Güneş’e dokunma hayaliyle yaşayacak kadar ironik bir amaca hizmet etmesini isterken bulmamdır kendimi.. ama alakayı kuramadım sonradan.. sokak lambasından kardanadama nası geldim ben de bilmiyorum. :)
Bu gibi durumlarda beyne “format” atıp en baştan düşünmeye başlamak gerekir; ama bir dezavantajı da zaman zaman yanlışlıkla ta çocukluğuna döndürmesidir insanı. Oyunun en olmadık anında “KesTAnee gürGEN palaMUT aaltı yapraaK üsTÜ bulut…” diye başlarsın valla… “Gel sen burdaa derdi unuT, Orman Ne güzel – Ne güzel!” Bu şarkının olayı da iki “ne güzel” arasındaki “Sus”ta gizlidir bence :P