Şu yabancı dillerden ne kadar etkilendiğimizi geçen gün(bayaa oldu aslında) yeniden anladım. Oturuyoruz bi barda arkadaşlarla.Hani "Efes ice" diye bişey çıkmış ya.. Tadını çok merak ediyodum ondan aldım bi tane içecem. Sözde yapım aşamasında birayı donma derecesine kadar çıkarıp kristalize edip ayrıştırarak biranın acısını almaktalarmış.İdeal içim derecesi sıfır dereceymiş. Bi açıcam, "coss!.." etcek, içerken burnum üşüyecek, gözlerimi kapatıp kendimden geçicem beklentisi içerisindeyken ben tahmin edersiniz ki sidik gibi bişey verdiler elime.:))Anca bildiğin bira kadar soğuk getirmişlerdi ve hayal kırıklığına uğramıştım. Gereksiz bi ürün olduğunu farkettim o anda. Alkol derecesine bakayım bari dedim kaçmış. Çevirdim baktım: "Hacmen %4.2" yazıyodu. Bi an aptallaştım resmen çünkü ben nası okudum bunu:"Hekmen dört nokta iki" -Hekmen ne ki? dedim.Yavuz, Irmak falan vardı bakalım, nerde yazıyo dediler. Onlar bakarken o anda ben de farkettim tabi durumu. Hacmen yani Hacim olarak evet..Ben de diyorum bi bilgisayar oyunu vardı Pacman diye, onun amca oğlu falan mı ki bu Hacmen :)
Bi de şu Yüksel Caddesinde "HENGAME" diye bi pideci var ya.. Bi keresinde onu da "HENGEYM" diye okumustum. :P :) Aslında komik ama garip de sanki biraz... Etkileniyoruz çok.Neden ingilizce okuyoruz ki mesela okulu ya? Gayet de "resistor" yerine "direnç", "receiver" yerine "alıcı", "sensör" yerine "duyarga" denebilir sanki.

